ahmetbeyler
Yeni Üye
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu’nun Yüksek Seçim Heyeti (YSK) üyelerine hakaret teziyle yargılandığı davada geçen günlerde karar çıktı. Mahkeme heyeti İmamoğlu hakkında 2 yıl 7 ay 15 gün mahpus cezası verdi. sonucun İstinaf ve Yargıtay tarafınca onanması halinde İmamoğlu siyasi yasaklı hale gelecek. Kelam konusu mahkeme sonucunın kamuoyundaki yankıları sürerken T24 müellifi Tolga Şardan, İçişleri Bakanlığı tarafınca yürütülen ve İBB’ye “terör soruşturmasını” köşesine taşıdı.
Şardan yazısında, “Soylu’nun onayı doğrultusunda teftiş heyetinin önderi olarak bakılırsavlendirilen Mülkiye başmüfettişi, misyondan affını istedi. Bakanlık kulislerinde; kelam konusu başmüfettişin, sürecin kamu vazifesi safhasından çıkılarak siyasi sonuç yaratılmasına çalışıldığını görmekten “rahatsız olup” nazaranvden ayrıldığı bilgisi mevcut” dedi.
Şardan’ın yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Siyasi ve isimli süreç devam ederken, İBB soruşturması çerçevesinde İçişleri Bakanlığı bünyesinde bürokratik manada kamuoyuna çabucak hemen yansımamış bir gelişimin yaşandığını belirteyim.
İBB’deki argümanların gündeme gelmesiyle Bakanlık, Mülkiye Teftiş Konseyi Başkanlığı bünyesinden başmüfettişlerin yanı sıra maliye, ticaret müfettişleri ve MASAK uzmanlarından oluşan teftiş heyetini İstanbul’a nazaranvlendirdi.
Geçen yıl bu tarihlerde Bakan Süleyman Soylu’nun onayıyla çalışmaya başlayan müfettişler, belediye idaresinden gelen dokümanları ve ayrıntıları değerlendirmeye aldı.
Günler günleri kovalarken yaz aylarında değişik gelişme yaşandı. Soylu’nun onayı doğrultusunda teftiş heyetinin başkanı olarak nazaranvlendirilen Mülkiye başmüfettişi, nazaranvden affını istedi.
Sağlık meselelerini münasebet göstererek nazaranvden ayrılan başmüfettişin yardımcılığını yürüten isim Arif Yıldırım ise heyet lideri olarak bakılırsav aldı.
Yıldırım’ın ismi üstündeki tartışmalar malum. Kendisi daha evvel AKP’den milletvekili aday adayı olmuştu. Daha evvel de İmamoğlu’nun evvelki vazife yeri Beylikdüzü Belediyesi’ni teftiş eden Yıldırım, heyet önderi olarak soruşturmayı yönetti.
nazaranvden ayrılan başmüfettişin ismini polemik yaratılmaması hedefiyle vermiyorum. Ayrıyeten, şahsen bildiğim bürokrattır. Yirmi yılı aşkın müddettir Mülkiye Teftiş Şurası’nda bakılırsavlidir. daha sonradan heyet lideri olan Yıldırım’dan en az on yıl da kıdemlidir. Kendisinden kıdemsiz başmüfettişlerin vali bulunmasına karşın vali olmak için yönetimin suyundan yürümeyen bir devlet bakılırsavlisidir.
Bu cümleleri kelam konusu başmüfettişi övmek için – kaldı ki işini âlâ yapan bir kamu nazaranvlisidir – yazmadım. Tam bilakis bu biçimdesi misyon anlayışı olan bir başmüfettişin nazaranvden ayrılması sürecine dikkat çektim.
Bakanlık kulislerinde; kelam konusu başmüfettişin, sürecin kamu bakılırsavi safhasından çıkılarak siyasi sonuç yaratılmasına çalışıldığını görmekten “rahatsız olup” bakılırsavden ayrıldığı bilgisi mevcut.
Ayrıca, müfettiş raporu çabucak hemen tam olarak kamuoyuna yansımadı. Bakanlığın geçen hafta sonu yaptığı açıklamada yer verdiği ayrıntıların raporun ortasından olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Ancak kritik nokta, güvenlik soruşturması ile arşiv araştırmalarının yapılması uygulaması. Bakanlık, İBB’de işe alınanlar hakkında güvenlik soruşturması yapılması gerektiğinde ısrarlı.
İBB tarafı ise, bilhassa belediye şirketlerine alınanlara yönelik güvenlik soruşturmasının yapılmasında yasal mecburilik olmadığı görüşünde.”
Şardan yazısında, “Soylu’nun onayı doğrultusunda teftiş heyetinin önderi olarak bakılırsavlendirilen Mülkiye başmüfettişi, misyondan affını istedi. Bakanlık kulislerinde; kelam konusu başmüfettişin, sürecin kamu vazifesi safhasından çıkılarak siyasi sonuç yaratılmasına çalışıldığını görmekten “rahatsız olup” nazaranvden ayrıldığı bilgisi mevcut” dedi.
Şardan’ın yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Siyasi ve isimli süreç devam ederken, İBB soruşturması çerçevesinde İçişleri Bakanlığı bünyesinde bürokratik manada kamuoyuna çabucak hemen yansımamış bir gelişimin yaşandığını belirteyim.
İBB’deki argümanların gündeme gelmesiyle Bakanlık, Mülkiye Teftiş Konseyi Başkanlığı bünyesinden başmüfettişlerin yanı sıra maliye, ticaret müfettişleri ve MASAK uzmanlarından oluşan teftiş heyetini İstanbul’a nazaranvlendirdi.
Geçen yıl bu tarihlerde Bakan Süleyman Soylu’nun onayıyla çalışmaya başlayan müfettişler, belediye idaresinden gelen dokümanları ve ayrıntıları değerlendirmeye aldı.
Günler günleri kovalarken yaz aylarında değişik gelişme yaşandı. Soylu’nun onayı doğrultusunda teftiş heyetinin başkanı olarak nazaranvlendirilen Mülkiye başmüfettişi, nazaranvden affını istedi.
Sağlık meselelerini münasebet göstererek nazaranvden ayrılan başmüfettişin yardımcılığını yürüten isim Arif Yıldırım ise heyet lideri olarak bakılırsav aldı.
Yıldırım’ın ismi üstündeki tartışmalar malum. Kendisi daha evvel AKP’den milletvekili aday adayı olmuştu. Daha evvel de İmamoğlu’nun evvelki vazife yeri Beylikdüzü Belediyesi’ni teftiş eden Yıldırım, heyet önderi olarak soruşturmayı yönetti.
nazaranvden ayrılan başmüfettişin ismini polemik yaratılmaması hedefiyle vermiyorum. Ayrıyeten, şahsen bildiğim bürokrattır. Yirmi yılı aşkın müddettir Mülkiye Teftiş Şurası’nda bakılırsavlidir. daha sonradan heyet lideri olan Yıldırım’dan en az on yıl da kıdemlidir. Kendisinden kıdemsiz başmüfettişlerin vali bulunmasına karşın vali olmak için yönetimin suyundan yürümeyen bir devlet bakılırsavlisidir.
Bu cümleleri kelam konusu başmüfettişi övmek için – kaldı ki işini âlâ yapan bir kamu nazaranvlisidir – yazmadım. Tam bilakis bu biçimdesi misyon anlayışı olan bir başmüfettişin nazaranvden ayrılması sürecine dikkat çektim.
Bakanlık kulislerinde; kelam konusu başmüfettişin, sürecin kamu bakılırsavi safhasından çıkılarak siyasi sonuç yaratılmasına çalışıldığını görmekten “rahatsız olup” bakılırsavden ayrıldığı bilgisi mevcut.
Ayrıca, müfettiş raporu çabucak hemen tam olarak kamuoyuna yansımadı. Bakanlığın geçen hafta sonu yaptığı açıklamada yer verdiği ayrıntıların raporun ortasından olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Ancak kritik nokta, güvenlik soruşturması ile arşiv araştırmalarının yapılması uygulaması. Bakanlık, İBB’de işe alınanlar hakkında güvenlik soruşturması yapılması gerektiğinde ısrarlı.
İBB tarafı ise, bilhassa belediye şirketlerine alınanlara yönelik güvenlik soruşturmasının yapılmasında yasal mecburilik olmadığı görüşünde.”