Emirhan
Yeni Üye
Edebiyattan Geçersek Sorumluluk Sınavı Var mı? Bir Hikâye Üzerinden Düşünceler
Sevgili forumdaşlar,
Bugün sizlerle yaşadığım ve bana derin bir ders veren bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Hepimizin hayatında dönüm noktası olan sınavlar vardır; kimimiz için gelecek, kimimiz için özgüven, kimimiz için de gurur meselesidir. Ancak bazen sınavlar sadece kâğıt üzerinde değil, kalbimizin en derin yerinde yapılır. İşte o anlarda karşımıza çıkan sorular, notlarımızdan çok daha büyük anlam taşır.
Bir Gençlik Masası: Çay, Notlar ve Endişeler
Bir kış akşamıydı. Mahalledeki küçük kıraathanede, dört arkadaş bir masanın etrafına toplanmıştık. Masada çay buharı yükseliyor, defterler dağınık bir halde yayılmış duruyordu. Hepimizin derdi aynıydı: “Edebiyat sınavından geçemezsek sorumluluk sınavı var mı?” sorusu.
Hepimiz farklı karakterlerdik. Ahmet, olaylara daima çözüm odaklı yaklaşan, strateji kurmadan nefes almayan biriydi. Elindeki kalemi masaya vurup, “Arkadaşlar, mesele basit: Geçemezsek sorumluluk sınavına gireriz, o zaman toparlarız. Önemli olan plan yapmak. Ben çalışılacak konuları bölüştüreceğim, herkes payına düşeni öğrenecek” dedi.
Masadaki tek kız olan Elif ise farklı bir bakış açısıyla yaklaştı. Gözleri hafifçe nemli, sesi yumuşaktı: “Ahmet, mesele sadece plan değil. Düşünsene, insanın kalbi kırık olduğunda, kafası darmadağın olduğunda nasıl çalışabilir? Bizim birbirimizi anlamamız lazım. Birbirimizi motive etmezsek bu sınav sadece kâğıtta değil, ruhumuzda da yenilgi olur.”
Masanın diğer tarafında sessizce duran Mehmet, arada bir iç çekip çayı yudumluyor, hiç konuşmuyordu. Sanki sorunun cevabı onun yüreğinde gizlenmişti.
Ahmet’in Stratejisi
Ahmet hemen bir defter çıkardı.
“Bakın,” dedi, “şairler ve dönemler bende. Elif, sen roman özetlerini al. Mehmet, sen tiyatroya bakarsın. Bu şekilde sınavda minimum 70 alırız. Hadi, mesele kapanmıştır.”
Ahmet’in sözleri mantıklıydı ama biraz da soğuk gelmişti. Çünkü onun gözünde sınav sadece rakam ve sonuçtu. Hayat, matematik gibi netti: kazanırsın ya da kaybedersin.
Elif’in Kalpten Söyledikleri
Elif derin bir nefes aldı.
“Ahmet,” dedi, “haklısın ama unutma ki biz sadece öğrenciler değiliz. Bizim kaygılarımız, umutlarımız var. Mesela ben, annemin ‘Kızım, bu sefer başaracaksın’ dediğinde gözlerindeki ışığı gördüm. İşte o ışığı kaybetmekten korkuyorum. Senin planın çok iyi ama beni asıl ayakta tutacak şey, bu masada hissettiğim dostluk.”
Mehmet’in başı bir an kalktı, gözleri Elif’e döndü. Sessizliği bozulmuştu, ama sözleri kısa ve özdü:
“Elif haklı. Bazen insan sadece bir plan değil, yanında duran bir el arar.”
Bir Gecenin İçinde Yürüyen Sorular
O gece eve dönerken kafamda şu soru dönüp duruyordu: “Edebiyattan geçemezsek sorumluluk sınavı var mı?” Evet, vardı. Okul sistemi bize ikinci bir şans tanıyordu. Ama ya kalplerimizdeki sorumluluk sınavı? Onda ikinci bir şans var mıydı?
Ahmet’in dediği gibi plan yapmalıydık. Elif’in dediği gibi birbirimizi anlamalıydık. Belki de hayat bize şunu öğretiyordu: Başarı sadece bilgiyle değil, dostluk ve dayanışmayla da kazanılır.
Sorumluluk Sınavı: Kağıtta ve Hayatta
Evet, geçemezsek okul bize sorumluluk sınavı verirdi. Fakat asıl sorumluluk, annemizin gözlerindeki ışığa, babamızın sessiz desteğine, dostlarımızın yanımızda oluşuna karşıydı. Bu sorumluluk sınavında kopya çekemezdik, çünkü burada ölçülen şey kalbin içindeydi.
O gece masada kurulan iki farklı yaklaşım —Ahmet’in çözüm odaklı planı ve Elif’in empatik duruşu— bana şunu öğretti: İnsan sadece başarı için değil, anlam için de yaşar.
Forumdaşlara Bir Soru
Sevgili dostlar, siz hiç böyle bir durumda kaldınız mı? Notlarınızla, kalbinizle ve hayallerinizle aynı anda sınava girmek zorunda oldunuz mu? Edebiyat sınavından geçememek belki kâğıt üzerinde bir eksiydi, ama asıl mesele birbirimizi anlayabilmekti.
Eğer siz de böyle bir an yaşadıysanız, paylaşın. Belki sizin hikâyeniz, başka bir forumdaşın yüreğine umut ışığı olur. Çünkü biz bazen birbirimizin en büyük sorumluluk sınavıyız.
---
Son Söz
Unutmayalım: Geçemezsek evet, bir sorumluluk sınavı var. Ama dostluğun, empatinin, insan olmanın sorumluluk sınavında sadece kalbimizle varız. O sınavı geçenler, not defterlerinde değil, hayatın defterinde yüksek not alır.
---
Bu yazıyı okuyan herkesin kendi hikâyesini buraya bırakmasını isterim. Çünkü belki de en güzel edebiyat, yaşadığımız hayatın ta kendisidir.
Sevgili forumdaşlar,
Bugün sizlerle yaşadığım ve bana derin bir ders veren bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Hepimizin hayatında dönüm noktası olan sınavlar vardır; kimimiz için gelecek, kimimiz için özgüven, kimimiz için de gurur meselesidir. Ancak bazen sınavlar sadece kâğıt üzerinde değil, kalbimizin en derin yerinde yapılır. İşte o anlarda karşımıza çıkan sorular, notlarımızdan çok daha büyük anlam taşır.
Bir Gençlik Masası: Çay, Notlar ve Endişeler
Bir kış akşamıydı. Mahalledeki küçük kıraathanede, dört arkadaş bir masanın etrafına toplanmıştık. Masada çay buharı yükseliyor, defterler dağınık bir halde yayılmış duruyordu. Hepimizin derdi aynıydı: “Edebiyat sınavından geçemezsek sorumluluk sınavı var mı?” sorusu.
Hepimiz farklı karakterlerdik. Ahmet, olaylara daima çözüm odaklı yaklaşan, strateji kurmadan nefes almayan biriydi. Elindeki kalemi masaya vurup, “Arkadaşlar, mesele basit: Geçemezsek sorumluluk sınavına gireriz, o zaman toparlarız. Önemli olan plan yapmak. Ben çalışılacak konuları bölüştüreceğim, herkes payına düşeni öğrenecek” dedi.
Masadaki tek kız olan Elif ise farklı bir bakış açısıyla yaklaştı. Gözleri hafifçe nemli, sesi yumuşaktı: “Ahmet, mesele sadece plan değil. Düşünsene, insanın kalbi kırık olduğunda, kafası darmadağın olduğunda nasıl çalışabilir? Bizim birbirimizi anlamamız lazım. Birbirimizi motive etmezsek bu sınav sadece kâğıtta değil, ruhumuzda da yenilgi olur.”
Masanın diğer tarafında sessizce duran Mehmet, arada bir iç çekip çayı yudumluyor, hiç konuşmuyordu. Sanki sorunun cevabı onun yüreğinde gizlenmişti.
Ahmet’in Stratejisi
Ahmet hemen bir defter çıkardı.
“Bakın,” dedi, “şairler ve dönemler bende. Elif, sen roman özetlerini al. Mehmet, sen tiyatroya bakarsın. Bu şekilde sınavda minimum 70 alırız. Hadi, mesele kapanmıştır.”
Ahmet’in sözleri mantıklıydı ama biraz da soğuk gelmişti. Çünkü onun gözünde sınav sadece rakam ve sonuçtu. Hayat, matematik gibi netti: kazanırsın ya da kaybedersin.
Elif’in Kalpten Söyledikleri
Elif derin bir nefes aldı.
“Ahmet,” dedi, “haklısın ama unutma ki biz sadece öğrenciler değiliz. Bizim kaygılarımız, umutlarımız var. Mesela ben, annemin ‘Kızım, bu sefer başaracaksın’ dediğinde gözlerindeki ışığı gördüm. İşte o ışığı kaybetmekten korkuyorum. Senin planın çok iyi ama beni asıl ayakta tutacak şey, bu masada hissettiğim dostluk.”
Mehmet’in başı bir an kalktı, gözleri Elif’e döndü. Sessizliği bozulmuştu, ama sözleri kısa ve özdü:
“Elif haklı. Bazen insan sadece bir plan değil, yanında duran bir el arar.”
Bir Gecenin İçinde Yürüyen Sorular
O gece eve dönerken kafamda şu soru dönüp duruyordu: “Edebiyattan geçemezsek sorumluluk sınavı var mı?” Evet, vardı. Okul sistemi bize ikinci bir şans tanıyordu. Ama ya kalplerimizdeki sorumluluk sınavı? Onda ikinci bir şans var mıydı?
Ahmet’in dediği gibi plan yapmalıydık. Elif’in dediği gibi birbirimizi anlamalıydık. Belki de hayat bize şunu öğretiyordu: Başarı sadece bilgiyle değil, dostluk ve dayanışmayla da kazanılır.
Sorumluluk Sınavı: Kağıtta ve Hayatta
Evet, geçemezsek okul bize sorumluluk sınavı verirdi. Fakat asıl sorumluluk, annemizin gözlerindeki ışığa, babamızın sessiz desteğine, dostlarımızın yanımızda oluşuna karşıydı. Bu sorumluluk sınavında kopya çekemezdik, çünkü burada ölçülen şey kalbin içindeydi.
O gece masada kurulan iki farklı yaklaşım —Ahmet’in çözüm odaklı planı ve Elif’in empatik duruşu— bana şunu öğretti: İnsan sadece başarı için değil, anlam için de yaşar.
Forumdaşlara Bir Soru
Sevgili dostlar, siz hiç böyle bir durumda kaldınız mı? Notlarınızla, kalbinizle ve hayallerinizle aynı anda sınava girmek zorunda oldunuz mu? Edebiyat sınavından geçememek belki kâğıt üzerinde bir eksiydi, ama asıl mesele birbirimizi anlayabilmekti.
Eğer siz de böyle bir an yaşadıysanız, paylaşın. Belki sizin hikâyeniz, başka bir forumdaşın yüreğine umut ışığı olur. Çünkü biz bazen birbirimizin en büyük sorumluluk sınavıyız.
---
Son Söz
Unutmayalım: Geçemezsek evet, bir sorumluluk sınavı var. Ama dostluğun, empatinin, insan olmanın sorumluluk sınavında sadece kalbimizle varız. O sınavı geçenler, not defterlerinde değil, hayatın defterinde yüksek not alır.
---
Bu yazıyı okuyan herkesin kendi hikâyesini buraya bırakmasını isterim. Çünkü belki de en güzel edebiyat, yaşadığımız hayatın ta kendisidir.