Alleben Göleti piknik alanı mangal serbest mi ?

Defne

Yeni Üye
Alleben Göleti Piknik Alanı: Mangal Serbest mi, Yoksa Yeni Bir Sosyal Denge Arayışı mı?

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün hem basit hem derin bir konuyu konuşmak istiyorum: “Alleben Göleti piknik alanında mangal serbest mi?”

Evet, ilk bakışta pratik bir soru gibi görünüyor — kimisi hafta sonu ailece piknik planı yapıyor, kimisi sessizce doğanın tadını çıkarmak istiyor. Ama biraz kazıdığımızda, bu mesele aslında toplumsal cinsiyet rolleri, çevre bilinci, sosyal adalet ve kamusal alan kullanımı gibi birçok kavramla iç içe geçmiş durumda.

Benim amacım sadece “mangal yasak mı, değil mi” sorusunu cevaplamak değil; birlikte düşünelim istiyorum:

Bir piknik alanında mangal yapmak sadece bir eğlence biçimi mi, yoksa toplumsal davranış biçimlerinin bir yansıması mı?

Kısa Yanıt: Evet, Mangal Alanı Var Ama Kurallar Değişiyor

Önce en merak edilen kısmı açıklayalım.

Gaziantep’teki Alleben Göleti uzun süredir halkın piknik, yürüyüş ve dinlenme alanı olarak kullandığı popüler bir mekân.

Gölet çevresinde belirli alanlarda mangal kontrollü şekilde serbest, ancak belediyenin son dönemde aldığı çevre koruma kararları doğrultusunda ateş yakmak yasaklanan bölgeler de mevcut.

Yani evet, mangal yapılabiliyor ama “her yerde” değil.

Bu değişimin nedeni sadece güvenlik değil; hava kalitesi, orman yangını riski ve toplumsal huzur dengesi gibi faktörler de rol oynuyor.

Ama burada duralım. Çünkü işin ilginç kısmı bundan sonra başlıyor.

Kamusal Alan, Paylaşım ve Sosyal Adalet

Bir gölet kenarında mangal yapmak, kimine göre basit bir hafta sonu etkinliği, kimine göreyse kamusal alanın kirlenmesi.

Sosyologlara göre piknik alanları, toplumun sınıfsal, kültürel ve cinsiyet temelli dinamiklerinin gözlemlenebileceği en canlı mikrokozmoslardan biridir.

Bir kesim için mangal, erişilebilir eğlence anlamına gelir. Restorana gidemeyen, tatil köyü göremeyen birçok aile için bu alanlar “eşitlenme sahası”dır.

Ancak diğer kesim, özellikle çevre duyarlılığı yüksek bireyler, mangal dumanını, kalabalığı ve gürültüyü kamusal yaşam kalitesini düşüren bir unsur olarak görür.

İşte bu noktada mesele, “mangal serbest mi?” sorusundan çıkar, “herkesin alanı kime ait?” tartışmasına dönüşür.

Toplumsal Cinsiyet ve Piknik Kültürü

Biraz daha derine inelim.

Bir piknikte, özellikle aile organizasyonlarında, roller genellikle geleneksel cinsiyet kalıplarını yansıtır:

Erkekler genelde mangalın başında, ateşin kontrolünde; kadınlar ise masa hazırlığında, çocuk bakımında.

Bu sadece bir “iş bölümü” değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyetin görünür hale geldiği bir sahnedir.

Sosyolojik araştırmalar (örneğin TÜBİTAK destekli “Kamusal Alanda Cinsiyet Rolleri”, 2022) gösteriyor ki, kamusal mekânlarda bile kadınların “bakım, düzen ve temizlik” rolü sürerken, erkeklerin “teknik ve dışsal” işlerle ilgilenmesi kültürel olarak içselleşmiş durumda.

Yani mangalın dumanı sadece et kokusu değil, toplumsal rol dağılımının dumanı da olabilir.

Ama sevindirici bir değişim de var.

Genç kuşaklarda bu roller giderek esniyor. Birçok ailede artık erkekler yemek hazırlığına, kadınlar ise mangal ateşine katılıyor.

Bu dönüşüm, basit bir piknik etkinliğini bile eşitlikçi bir deneyime dönüştürebiliyor.

Kadınların Empatik, Erkeklerin Analitik Yaklaşımı

Bu konudaki tartışmalarda kadınlar genellikle sosyal huzur, doğa ve paylaşım yönünden bakıyor.

“Çocuklar duman soluyor, çevre kirleniyor, kuşlar rahatsız oluyor” gibi kaygılar ön planda. Bu, toplumsal empatiye dayalı bir bakış.

Erkekler ise daha çözüm odaklı düşünüyor:

“Belli alanlar ayrılırsa sorun çözülür”, “Filtreli mangal sistemleri kurulabilir”, “Zaman kısıtlaması getirilebilir.”

Yani biri “duyarlılık” diyor, diğeri “uygulama”.

Bu iki yaklaşım birleştiğinde aslında en dengeli çözüm ortaya çıkıyor: hassasiyet + sistematik planlama.

Çeşitlilik ve Erişim: Herkesin Alanı Aynı mı?

Toplumsal adalet açısından bakarsak, kamusal alanların herkes için eşit erişilebilir olması gerekir.

Ama gerçek şu: bazı insanlar arabasıyla, taş mangalıyla, büyük masasıyla gelirken; bazıları bir plastik torbayla, birkaç ekmekle gelir.

İşte bu fark, “mangal yasak mı serbest mi?” tartışmasının aslında ekonomik eşitsizliklerle kesiştiğini gösterir.

Bazı belediyeler bu durumu dengelemek için ücretsiz piknik masaları, ortak mangal üniteleri veya elektrikli pişirme alanları kuruyor.

Bu da çevreyi korurken fırsat eşitliği sağlıyor.

Yani mesele sadece doğayı değil, insan onurunu da korumak.

Ekoloji ve Sosyal Sorumluluk

Alleben Göleti çevresinde yapılan çevresel ölçümler, özellikle yaz aylarında hava kalitesi düşüşü ve atık artışı yaşandığını gösteriyor.

Bu yüzden belediyenin belirli saatlerde ve alanlarda mangalı kısıtlaması, sadece bürokratik değil, ekolojik bir zorunluluk.

Ama bu kısıtlama sosyal duyarlılıkla anlatılmadığında, halk tarafından “yasak” olarak algılanıyor.

Oysa mesele şu:

Sürdürülebilir bir özgürlük, yani “benim keyfim başkasının yaşam kalitesine zarar vermemeli.”

Forumdaşlara Soru: Sizce Denge Nasıl Kurulmalı?

- Sizce kamusal alanlarda bireysel özgürlük (örneğin mangal yapmak) ile ortak yaşam hakkı (sessiz, temiz çevre) arasında nasıl denge kurulmalı?

- Kadınların empati temelli, erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımlarını bir araya getirirsek daha adil bir sistem kurabilir miyiz?

- Mangal kültürü sizce sadece bir gelenek mi, yoksa ekonomik ve psikolojik bir ihtiyaç mı?

- “Doğa dostu mangal” veya “ortak pişirme alanı” gibi çözümler toplumda kabul görür mü?

Bu soruların hepsi, aslında daha geniş bir tartışmayı açıyor: kamusal alanın adaleti.

Sonuç: Bir Piknikten Fazlası

“Tebâreke ya Allah” diyerek doğaya hayran olan da, “Alleben’de mangal yapalım” diyen de aslında aynı şeyi arıyor: bir nefeslik huzur.

Ama o huzuru kalıcı kılmak için, sadece kendi rahatımızı değil, başkalarının hakkını ve doğanın dengesini de düşünmek zorundayız.

Alleben Göleti’nde mangal meselesi, aslında Türkiye’nin kamusal yaşam kültürüne dair bir aynadır:

- Erkekler plan yapar,

- Kadınlar hisseder,

- Çocuklar öğrenir,

- Doğa ise sessizce izler.

Belki de asıl mesele “mangal serbest mi?” değil;

biz birbirimize ve doğaya ne kadar saygılıyız?

Forumdaşlar, siz ne düşünüyorsunuz?

Alleben Göleti sizin için sadece bir piknik yeri mi, yoksa toplumun birlikte yaşama sınavlarından biri mi?