Yargıtay, ‘ya o ya ben’ diyerek iş arkadaşının işten atılmasını isteyen çalışanı affetmedi!

dunyadan

Aktif Üye
Yargıtay, ‘ya o ya ben’ diyerek iş arkadaşının işten atılmasını isteyen çalışanı affetmedi!
İş Kanunu’nun 25. maddesinin “d” bendinde işverenin haklı sebeple derhal fesih hakkını kullanımına imkan tanıyan “işçinin işverenin diğer işçisine sataşması” durumu düzenlenmiş ise de, feshe ilişkin bilgisi olmayan tanık anlatımları ve dosya kapsamı incelendiğinde, davacının diğer işçinin kendisine sataştığını iddia ve ispat etmiş olmadığı; şu biçimde, davacının beraber çalışmak istemediği diğer işçi yönünden işveren bakımından haklı bir fesih sebebinin bulunduğunu da ortaya koyamadığı anlaşılmaktadır.


Açıklanan sebeplerle; davacının fesih bildiriminde ileri sürdüğü niçinin, haklı olmadığı anlaşıldığından davacının kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olmuştur.”

Davanın ayrıntıları ise şöyleki:

9. Hukuk Dairesi 2016/27136 E. , 2020/12188 K.


“İçtihat Metni”MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar içinde görülen dava kararında verilen sonucun, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafınca istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafınca düzenlenen rapor dinlendikten daha sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili; davacının davalıya ait işyerinde 10.11.2012- 14.07.2014 tarihleri içinde, “Fırın ustası, şefi ve sorumlusu ” olarak en son net 3.000,00 TL ücretle çalıştığını, bir çalışma arkadaşının işyerindeki düzeni bozduğuna ilişkin şikayetinin işverence dikkate alınmaması ve taleplerine rağmen işçilik alacaklarının işverence ödenmemesi üzerine iş sözleşmesinin işçi tarafınca haklı sebeple feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları ile asgari geçim indirimi alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.


Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının çalışma arkadaşının işten çıkarılması talebini haksız bularak reddettiklerini, davacının da bunun üzerine 14.07.2014 tarihinden beri izin almaksızın ve haklı bir mazereti bulunmaksızın işe gelmediğini, bu sebeple davacının kıdem tazminatı talebinin reddi gerektiğini, davacının 15.12.2012 tarihinde işe başlayıp imzalı bordroda görüldüğü üzere aylık net 1.320,49 TL ücret aldığını, fazla çalışma, hafta tatili, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil ve asgari geçim indirimi alacağının bulunmadığını ile sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme sonucunın Özeti:

Mahkemece yapılan yargılama kararında toplanan delillere bakılırsa ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:


sonucu davalı vekili temyiz etmiştir.

Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle sonucun dayandığı kanuni gerektirici sebeplere nazaran, davalının aşağıdaki bendin kapsamı haricinde kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Taraflar içinde iş sözleşmesinin kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek biçimde son bulup bulmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Davacı tarafınca işverene noter kanalıyla gönderilen fesih bildiriminde, iş sözleşmesinin fesih niçini özetle; işyerine alınan yardımcı elemanın sürekli tartışma yaratması, işi ciddi yapmaması, yetkililere durum bildirilerek çözüm bulunması istenmesine karşın yetkililerce herhangi bir çözüm bulunmaması sebebiyle davacının çalışmaya devam edemeyecek olması, şeklinde açıklanmıştır. Dava dilekçesinde ise; davacının işverene şikayetini bildirerek bir hafta içerisinde çözüm bulunmaz ise SGK primlerinin eksik ödenmesi ve ödenmeyen işçilik alacaklarının bulunması sebebiyle iş sözleşmesine haklı olarak son vereceğini sözlü olarak ihtar ettiği ileri sürülmüştür. Davalı ise, davacının yardımcı eleman olarak işe başlayan işçi ile anlaşamadığını bunun üzerine bu işçinin işten çıkarılmaz ise kendisinin işi bırakacağını dediğini, davalı işverenin sadece davacının anlaşamaması sebebiyle çalışanlar içinde tercih yapmaya zorlanmasının doğru olmadığını, bu sebeple davacının diğer çalışanın işine son verilmesi yönündeki talebinin reddedildiğini, davacının bunun üzerine iş sözleşmesine haksız olarak son verdiğini, fesih niçini olarak dava dilekçesine işçilik alacaklarının ödenmemesinin de eklenmesinin ise haksız feshe dayanak yaratmak amacıyla olduğunu savunmuştur. Mahkemece, yapılan yargılama kararında işçilik alacaklarının ödenmemesi ve SGK primlerinin gerçek ücret üzerinden yatırılmaması sebebiyle davacı tarafınca yapılan fesih haklı kabul edilerek kıdem tazminatı hüküm altına alınmıştır. Ne var ki; varılan bu sonuç fesih sebebiyle örtüşmemektedir.


Şöyle ki; derhal fesih hakkı, sebebe bağlı yenilik doğuran bir haktır. Bu sebeple fesih bildiriminde belirtilen sebep, kural olarak değiştirilemez, genişletilemez yada başka bir sebep eklenemez. Buna özetlemek gerekirse, “fesih niçinine bağlılık ilkesi” denilmektedir. ( Bkz. Göktaş, Seracettin, Türk İş Hukukunda Haksız fesih 1. B, Eylül 2020, sf. 81. ) İşverene gönderilen fesih ihtarında dayanılmayan bir niçinin dava dilekçesinde fesih niçini olarak ileri sürülmesi bu ilkeye aykırıdır. Şu durumda; Mahkemece işçilik alacaklarının ödenmemesi ve SGK primlerinin gerçek ücret üzerinden yatırılmaması sebeplerinin fesih niçini olarak değerlendirilmesi doğru olmamıştır.

Davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığının tespiti için fesih bildiriminde belirtilen niçinin haklı sebep oluşturup oluşturmayacağı irdelenmelidir. İşçinin haklı sebeple derhal fesih hakkı, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesinde düzenlenmiştir. Maddede belirtilen sebepler incelendiğinde, işçinin bir başka işçi ile anlaşamamasının haklı fesih niçini olarak düzenlenmiş olmadığı, somut uyuşmazlıkta maddenin “d” bendinde düzenlendiği biçimde cinsel tacizinin bildirilmesine rağmen işverence önlenmemesi gibi bir durumun da sözkonusu olmadığı görülmektedir.

Öte yandan; İş Kanunu’nun 25. maddesinin “d” bendinde işverenin haklı sebeple derhal fesih hakkını kullanımına imkan tanıyan “işçinin işverenin diğer işçisine sataşması” durumu düzenlenmiş ise de, feshe ilişkin bilgisi olmayan tanık anlatımları ve dosya kapsamı incelendiğinde, davacının diğer işçinin kendisine sataştığını iddia ve ispat etmiş olmadığı; şu biçimde, davacının beraber çalışmak istemediği diğer işçi yönünden işveren bakımından haklı bir fesih sebebinin bulunduğunu da ortaya koyamadığı anlaşılmaktadır.

Açıklanan sebeplerle; davacının fesih bildiriminde ileri sürdüğü niçinin, haklı olmadığı anlaşıldığından davacının kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olmuştur.

SONUÇ: Temyiz olunan sonucun yukarıda yazılı sebepler ile BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.10.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.

Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.