Noam Chomsky'Nin Teorisi Nedir ?

Melis

Yeni Üye
Bir Hikâye Paylaşmak İstiyorum, Forumdaşlar...

Bazen bir teori sadece kitap sayfalarında kalmaz, insanın kalbine dokunur. İşte tam da öyle bir geceydi. Yağmur camlara hüzünle vururken, zihnim Noam Chomsky’nin dil ve düşünce arasındaki o gizemli bağıyla doluydu. Dil, yalnızca kelimelerin dizilişi değil, insanın ruhunun aynasıydı der Chomsky. O an düşündüm; belki de hepimiz, kendi içimizde birer dilbilgisi taşırız… duygularımızın, düşüncelerimizin ve kırık yanlarımızın dilbilgisi.

O akşam bir arkadaş grubuyla küçük bir sohbet toplantısındaydık. Üç kişiydik: Ben, Ece ve Murat. Konu dönüp dolaşıp insanın kendini ifade edişine, kelimelerin ardındaki anlamlara geldi. Ece gözlerini kısarak “Dil, sadece konuşmak değildir, hissetmektir” dedi. Murat hemen karşılık verdi, “Ama hissetmek çözüm getirmez, kelimeyle bir şey inşa etmeliyiz.”

İşte o an, Chomsky’nin teorisini yaşayan iki insan gibi olduk.

---

Chomsky’nin Teorisi: İnsan Dilinin Derin Yapısı

Noam Chomsky, dilin doğuştan geldiğini söyler. Ona göre dil, öğrenilen bir davranış değil, insanın zihnine doğuştan yerleştirilmiş bir “dil yetisi”dir. Hepimizin içinde bir “evrensel dilbilgisi” vardır; tıpkı bir ağacın her dalında aynı özsuyun dolaşması gibi.

Bu teoriye göre çocuklar dili çevrelerinden yalnızca taklit ederek değil, içsel bir sezgiyle öğrenirler. Çünkü dilin “derin yapısı” zaten onların içindedir.

Ama o gece Ece ve Murat’ın konuşmalarında bu teori birden bire soyut olmaktan çıktı, ete kemiğe büründü.

Ece, bir şeyi anlatırken gözleri doluyor, kelimeleri titriyordu. Her cümlesi bir duygunun yankısıydı. “Dil, kalbin sesidir,” diyordu. “Bazen bir ‘özür dilerim’ bile evren kadar büyük bir barış mesajıdır.”

Murat ise soğukkanlıydı, kelimeleri tartarak kullanıyordu. “Ama duygular kaotik,” dedi. “Bir anlam üretmek istiyorsan, dilin sistemine güvenmelisin. Duygular dilin yapısını değil, sonucunu değiştirir.”

İşte Chomsky’nin bahsettiği o evrensel yapı buydu belki de: Hepimiz aynı dilin içinde doğuyor, ama o dili farklı melodilerle söylüyorduk.

---

Kadın ve Erkek: Dilin İki Yüzü

Ece’nin sesi bir müzikti; duygular, tonlamalar, suskunluklar… Murat’ınki ise bir haritaydı; yönler, yollar, köprüler…

İkisinin de dili farklıydı, ama aynı anlamı arıyorlardı: Anlaşılmak.

Chomsky’nin teorisi burada yeniden yankılandı zihnimde. Dil, sadece iletişim aracı değil, insanın kendini yeniden kurma biçimiydi. Kadınların dili ilişkisel, empatikti; anlamı hissettirmek isterdi. Erkeklerin dili ise stratejik, sonuç odaklıydı; anlamı çözmek isterdi.

Belki de dilin “evrensel yapısı” bu iki yönün birleşmesiydi.

Ece bir kelimeyi kalbiyle seçerken, Murat aklıyla biçimlendiriyordu. Birlikte konuştuklarında, tıpkı bir cümlenin öznesiyle yüklemi gibi birbirlerini tamamlıyorlardı.

---

Bir Cümledeki Kalp Atışı

Chomsky der ki, dilin “yüzey yapısı” cümlelerdir; “derin yapısı” ise anlamın köküdür.

İnsanlar birbirini yanlış anladığında, aslında yüzeyde takılıp kalır. Derine inmezler.

O gece Murat, Ece’nin ağladığını fark ettiğinde ilk kez sustu. “Haklısın,” dedi sadece, “Belki de bazen çözüm aramamak da bir çözümdür.”

Ece başını kaldırdı, “Ve bazen sadece duyulmak yeterlidir.”

O an anladım: Chomsky’nin bahsettiği o derin yapı, kelimelerin ötesindeydi.

Dil, sadece zihnin değil, kalbin de ürünüydü.

Bir insanı anlamak, onun cümlesini çözmek değil; onun anlamını hissetmekti.

---

Forumdaşlar, Siz Hiç “Dilinizin Derinliğini” Duydunuz mu?

Ece ve Murat’ın hikâyesi, belki hepimizin hikâyesi.

Birimiz duygularımızla konuşuyoruz, birimiz aklımızla.

Ama her birimiz, içimizdeki o evrensel dilbilgisinin izinde yürüyoruz.

Belki de bu yüzden, bazen biri bize “Nasılsın?” dediğinde gözlerimiz dolar. Çünkü o kelime, yüzeyde sıradan görünür ama derinde bir yankısı vardır.

Ya da bazen biri “Seni anlıyorum” dediğinde kalbimizde bir sıcaklık hissederiz; çünkü o an, dilin derin yapısına dokunulmuştur.

Chomsky’nin teorisi bana şunu öğretti: Dil, yalnızca kelimelerle değil, sessizlikle de kurulur.

Eğer birini seviyorsan, bazen konuşmak değil, yanında sessizce durmak bile bir cümledir.

---

Bir Teoriden Fazlası: İnsan Olmanın Dili

O gece eve dönerken yağmur hâlâ yağıyordu.

Ece’nin “Dil kalptir” sözüyle Murat’ın “Dil sistemdir” düşüncesi zihnimde dans ediyordu.

Ve fark ettim ki, ikisi de haklıydı. Çünkü kalp duymadan sistem anlamını kaybeder; sistem olmadan da kalp yönünü.

Chomsky’nin dil teorisi aslında bir insanlık aynasıydı.

Dil, düşüncenin yapısı kadar duygunun da ritmiydi.

Ve belki de bu yüzden, her cümle bir duadır: “Beni anla.”

---

Söz Sizde Forumdaşlar…

Peki siz ne düşünüyorsunuz?

Dil sizce daha çok aklın mı, kalbin mi ürünü?

Ece gibi hissedenlerden misiniz, yoksa Murat gibi düşünenlerden mi?

Belki de ikiniz birden, tıpkı dilin kendisi gibi…

Benim için Chomsky’nin teorisi, bir dilbilim kitabından fazlası oldu; insanın iç dünyasına açılan bir pencere.

Kelimelerle anlamı değil, kendimizi aradığımız bir yolculuk.

Ve şimdi dönüp size soruyorum:

Sizin iç sesiniz hangi dilde konuşuyor?