Heyet başkanlıklarına müfettiş olmayanlar mı atanmaya çalışılıyor?

dunyadan

Aktif Üye
Heyet başkanlıklarına müfettiş olmayanlar mı atanmaya çalışılıyor?
Teftiş kurulu başkanları nasıl atanıyor?

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin hayata geçmesinden daha sonra başta uyum kanunları olmak üzere mevzuatta fazlaca fazla değişiklik yapılmış ve uyum sağlanmaya çalışılmıştır. Buna gerek olup olmadığına ilişkin konu uzmanlarının soru dahi sormayacağını düşünüyoruz.

Bu düzenlemelerden birisi de üst kademe yöneticilerinin atanmasına ilişkin düzenlemedir. Üst Kademe Kamu Yöneticileri İle Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usüllerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yürürlüğe konularak üst kademe yöneticilerinin nasıl atanacağının usul ve esasları belirlenmiştir.

Bu düzenleme ile bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kadro, pozisyon ve nazaranvlere Cumhurbaşkanı sonucu’yla, (II) sayılı cetvelde yer alan kadro, pozisyon ve nazaranvlere Cumhurbaşkanı onayı ile atama yapılmaktadır.


Bu bağlamda, bazı teftiş kurulu başkanlarına daha öncesinden müşterek kararname ile atama yapılırken şimdi de Cumhurbaşkanı sonucu ile atama yapılmakta, bazılarına ise atamaya yetkili amirlerin onayı ile atama yapılmaktadır. Tek değişiklik daha önce ilgili bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı tarafınca yapılan müşterek atamanın şimdi ise Cumhurbaşkanı tarafınca atama yapılmasıdır.

Özetlemek gerekirse Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde belirtilen teftiş kurulu başkanları Cumhurbaşkanı tarafınca diğerleri ise ilgili atamaya yetkili amirler tarafınca yapılmaktadır. Yani atama kararnamelerindeki ilgili bakan ve Başbakanın olmamasından başka değişiklik olmamıştır.

Normlar hiyerarşisi nedir ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yönetmeliklerden üstte midir?

Normlar hiyerarşisini sıradan bir biçimde tanımlamak gerekirse mevzuat düzenlemelerinin öncelik sıralaması veya mevzuat gücünün Anayasa, Uluslararası Andlaşmalar, Kanunlar, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri, Yönetmelikler, Tebliğler vb. şeklinde sıralamasıdır. Alt düzenlemelerin de üst düzenlemelere aykırı olmamak zorunda olduğunu belirtmemiz gerekiyor.

Buna nazaran her kurumun teftiş kurulu yönetmeliği olduğunu düşündüğümüzde ve bu yönetmeliklerde de teftiş kurulu başkanlarının, başmüfettişlerin, müfettişlerin ve müfettiş yardımcılarının nasıl atanacağı ile bunların çalışma usul ve esasları belirlendiği gibi teftiş kurulu başkanlarının da nasıl atanacağı belirtilmişti. Yönetmeliklerde teftiş kurulu başkanlarının atanma usulü düzenlenmişse ve bu usul Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne aykırı ise bu durumun çözüme kavuşturulması kadar tabii bir durum olmasa gerektir.


Öyleyse kurum yönetmeliklerinde yer alan şartlar mı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde yer alan şart mı esas alınacak? İşte iki düzenleme içinde yer alan çelişkileri gidermek için zaman zaman değişiklikler yapıldığı görülmektedir. Normlar hiyerarşisine nazaran Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin kurumların yönetmeliklerine bakılırsa değiştirilemeyeceğine gore kurumların teftiş yönetmelikleri DDK’nın uygun görüşü çerçevesinde uyum sağlamak üzere değiştirilecektir.

Diğer yandan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi öncesinde her kurum kafasına nazaran teftiş kurulu yönetmeliklerinde değişiklik yapamazdı. Değişiklik öncesinde mutlaka Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın olumlu görüşünü almak zorundalardı. Şimdi ise uygun görüş verme gorevi Devlet Denetleme Kurulu tarafınca yapılmaktadır. Devlet Denetleme Kurulu’nun nazaranvleri içinde yer alan “Kamu kurum ve kuruluşlarının teftiş ve denetim birimleri içinde koordinasyon ve uyumlaştırma faaliyetlerini yürütmek” nazaranvi çerçevesinde teftiş kurulları içinde mevzuat uyumu sağlamak için bu Kuruldan görüş alınmak gerekmektedir.

Demek ki Kararnamede Teftiş Kurulu Başkanı olarak atanmak için hangi şart aranıyorsa teftiş kurulu yönetmeliklerinde de benzer düzenlemelerin olması gerekmektedir. Kamuoyunda oluşturulan algı ise yapılan her değişikliğin yolsuzlukları kapatmak için yapıldığı şeklindedir. Buna tek kelimeyle şeddeli cehalet denir.

Her kurumun teftiş yapısı aynı değildir

Öncelikle her teftiş kurulunun yapısı aynı değildir. Bazı teftiş kurullarına müfettiş yardımcılığından giriş yapılabilirken bazı teftiş kurulları doğrudan müfettiş almakta ve bu müfettişler de idareciler içinden yapılmaktadır.


Konuyu örnekle açıklamak gerekirse Tarım ve Orman Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’na hiç bir idari nazaranvden müfettiş veya başmüfettiş atanamazken bu Bakanlığın bağlı kuruluşu olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nde ise DSİ Genel Müdürlüğü’nde bölge müdürü, daire başkanı ve daha üst nazaranvlerde müfettiş olarak atanması mümkündü. Uzunca bir müddet de böyle atamalar yapıldı. 2012 yılında yapılan değişiklikle müfettişliğe müfettiş yardımcılığından atama usulü getirildi ve geçici madde ile idarecilere de bir müddetliğine müfettiş olma imkanı getirildi. Halen DSİ’de Teftiş Kurulu Başkanlığı’na DSİ Teftiş Kurulu’nda en az beş yıl başmüfettişlik yapanlar içinden veya DSİ Genel Müdürlüğü’nde en az beş yıl bölge müdürlüğü veya daire başkanlığı bakılırsavi yapanlar içinden genel müdürün teklifi üzerine Bakan onayı ile atama yapılmaktadır. Görüleceği üzere Tarım ve Orman Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı müfettişler içinden Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile atanırken DSİ Teftiş Kurulu Başkanı başmüfettişler veya daire başkanlığı yapanlar içinden bakan tarafınca atanmaktadır.

Benzer düzenlemelere aynı bakanlığın bağlı kuruluşu olan Orman Genel Müdürlüğü teftiş yönetmeliğinde de yer verildiğini görüyoruz. Hatta halen Orman Genel Müdürlüğü’nde orman bölge müdürü, daire başkanı ve daha üst nazaranvlerde en az 18 ay süre ile bakılırsav yapmış olanlar aylıktan kesme dahil daha ağır disiplin cezası almamaları şartıyla genel müdürün teklifi üzerine Bakan oluru ile müfettişliğe atanabilmektedir.

Kamu kurumları şeddeli cehaletle yıpratılmamalıdır

Körlerin fil tarifi yaptığı gibi kısıtlı bilgilerle kamu gorevlileri yıpratılmamalıdır. Her mevzuat değişikliği daha sonrasında konuları bir bütün olarak bilip bilmeden yolsuzluklar kapatılmaya çalışılıyor algısı oluşturmak tek kelimeyle şeddeli cehalet veya alçaklıktır. elbet her kurumda işler mükemmel gidiyor veya yanlışlıklar yapılmıyor denilemez. Yanlış yapanlar da normal olarak mevzuat çerçevesinde cezasını çekecektir. Yani cezaların imhal edilse de eninde sonunda ilgililerin boynuna bağlandığı bilinmelidir.

Sonuç olarak, gök kubbe’nin altında hiç bir şey gizli kalmaz. Hele hele teftiş kurullarında hiç kalmaz. Bunları ifade ederken kurullardaki her dönemin tetikçilerini de araya sıkıştırmamız gerekiyor. Yani işin ehli olmayanların teftiş kurullarının başında bulunması öyle sanıldığı gibi kolay olmayıp müfettişleri idare etmek her babayiğidin de karı değildir. Hatta kurullardaki müfettiş kökenli yeteneksiz yöneticilerin dahi oldukça zor durumda kaldığına fazlacaça şahit olunur. Bu nazaranvlere atanmakta bu bakılırsavlerde kalmakta oldukça zordur. Bu niçinle konunun aslını bilip bilmeden çalakalem şeddeli cahil durumuna düşmeye gerek yoktur vesselam.

Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.